AFŞİN LEONARDİT
Alperen Kır
0536 606 2973
Ahmet Kır
0505 241 4220
LEONARDİTİN FAYDALARI ve ÖNEMİ
Kaybedilen her servete yeniden ulaşmak mümkündür. Ne kadar da zor olsa kaybedilen bir servete ulaşmanın bir yolu, bir de bedeli vardır. Ancak kaybedilen tabiat mirası ise onu tekrar kazanmanın hiçbir yolu yoktur lakin bedeli çok büyüktür. Geleceğin en büyük değerleri toprak, hava ve su olacaktır. Bu paha biçilmez değerler geçmişin de en kıymetlisi idi ama yokluğunu hissetmediğimiz için değerini anlayabildiğimiz söylenemez. Kâinatın yaratıcısı her kul gibi tabiatı da sonlu ve ölümlü olarak yaratmıştır. Onu sonsuza dek diri tutmak mümkün değildir. Ancak tabiatın insandan önce ölmesi kıyametin erken kopması gibi insanlığı diri diri felakete sürükleyecektir. Torunlarımıza bırakabileceğimiz yegâne mirasımız olan temiz tabiatı kurtaramasak da sağlığını koruyarak, ömrünü uzatabiliriz.
Toprağın dostu Leonardittir.
Toprak İçin Leonardit Doğal Yedek Parçadır
Ülkemizin leonardit kaynaklarını “Düşük Kalorili Linyit” adıyla yakmak yerine topraklarımıza kazandırmak çok daha akıllıcadır. Ama insan, kendisine bahşedilen akla rağmen, uzun vadedeki kârını hesaplayabilen değil, günü kurtarmaya çalışan, nefsi yoğun bir varlıktır. O kesip, yakıp, yok etmekte hiçbir canlıya benzemez. Ülkemiz topraklarının tarıma elverişli hale getirilmesi için organik madde miktarının yükseltilerek, toprak Ph’sının düşürülmesi gerekmektedir. Yıllarca kullanılan gübrelerle toprağa atılan kireç sayesinde topraklarımız kirlenmiş ve çoğu bölgelerimizde toprak tabanında bir kireç tabakası meydana gelmiştir. Kullanılan gübrelerle toprağa organik madde kazandırmadan sürekli topraktan verim alınması durumu toprağın sömürülmesine yol açmış, tarıma uygun topraklarda ortalama %3,5-4 olması gereken organik madde miktarı, ülkemiz tarım arazilerinde %1,5-2 oranlarına düşmüştür. Hiç vermeden sürekli almanın doğal bir sonucu olarak topraklarımız kan kaybetmekte ve can çekişmektedir. Tek kurtarıcı Organik madde ve Humik Asittir.
LEONARDİTİN KİMYASAL FAYDALARI
• Leonardit (Humik ve Fulvik Asitler), asidik ve bazik özelliklerdeki toprakları nötralize eder. Fazla tuzluluğu ve fazla kireçliliği gidererek toprağın pH'sını düzenler. Bazik topraklarda yüksek pH aktivitesini ve miktarını düşürür. Topraktaki bazik ajanlarla (Ağır Metalller) tepkimeye girerek, çözünmeyen bileşikler oluşturur. Asidik topraklarda ise çözünebilen toksik alüminyum bileşiklerini tutar ve absorbe eder. Toprağın tuzlanmaya karşı tamponlama özelliğini artırır. Bitki köklerini korumak için tuz eriyikleriyle reaksiyona girer.
• Suda çözünebilir inorganik gübreleri kök bölgesinde muhafaza eder (depolar) ve bitkinin ihtiyacı oldukça bunları serbest bırakır. Kök civarındaki besinlerin ve gübrenin yıkanıp uzaklaşmasını önler. Tüm fazla gübreyi bünyesine alıp yavaş yavaş toprağa verdiği için sürekli verimli bir toprak yapısı sağlar. Bitkinin köklerinde fazla gübrelemekten kaynaklanan zararları önler.
• Toprağın iyon değişim kapasitesini en yüksek seviyeye çıkartır. Çok küçük toprak parçacıkları (kolloidler) tarafından tutulan veya bitki tarafından alınamayan besin maddelerini iyonize ederek serbest hale getirir. Bitki tarafından alınabilmelerini sağlar.
• Humik asit kimyasal olarak aktif bir karaktere sahiptir ve topraktaki çeşitli metaller, mineraller ve organikler ile çözünebilir veya çözünemez kompleksler oluşturma yeteneği vardır. Bu özelliği ile makro ve mikro besinlerin bitkiler için emre amade tutulmasını sağlar. Bitkinin besinleri kolay ve sürekli almasını sağlar. Topraktaki azot oranını artırır. Bitkilerde demir eksikliğinin (Kloroz – yaprak sararması) giderilmesine yardım eder.
• Alkalik ortamlarda, topraktaki metal oksitlerin iyonlarıyla organik metal kompleksleri oluşturur. Şelatlama işlemi denilen bu reaksiyon sonucu oluşan organik metal kompleksleri çok aktif olup bitki köklerince kolayca özümlenirler.
• Topraktaki kireç içerisindeki karbondioksiti serbest duruma getirir. Bu serbest karbondioksitin fotosentezde kullanılması imkânını hazırlar. Ayrıca, karbondioksit toprakta karbonik aside dönüşür ve toprağa bağlı olup da bitki tarafından alınamayan bazı mineralleri çözer ve bitki tarafından alınabilmelerini sağlar.
• Topraktaki azot, fosfor, potasyum, demir, çinko ve iz elementler gibi gerekli besinlerin bitki tarafından alınabilmesini en yüksek düzeye çıkartır. Potasyum, azot gibi çözünebilirliği yüksek olan elementler bitki tarafından emilmeden önce yıkanıp uzaklaşırlar. Leonardit kullanılması durumunda ise, bitki hücre zarlarının geçirgenliği artar ve bu elementler yıkanıp uzaklaşmadan önce bitki tarafından alınabilir. Öte yandan, tam tersi olarak, topraktaki fosfor K, Mg, Al ve Fe iyonları ile birleşerek inert ve çözünemez duruma geçer ve bitki tarafından alınamaz. Leonardit kullanılması durumunda bu inert bileşenler tekrar çözünebilir hale gelir ve fosfor bitki tarafından alınabilir. Gübre kullanılması (özellikle mineral gübreler) halinde leonarditin bu özellikleri gübre veriminin çok artması açısından önemlidir.
• Bitki gelişimi için gerekli olan mineraller (iz mineraller de dahil) ve organik maddelerce zengindir. Ayrıca, doğal karbon içermesinden dolayı bitkinin gelişimde kullanabileceği oldukça fazla miktarda enerji de ihtiva eder (1 gramda 5000 kaloriye kadar)
• Humik asit, biyokimyasal aktif özelliği ile, toprağın zararlı, kirletici ve zehirli maddelerden temizlenmesini sağlar. Toprakta mevcut olan kurşun, cıva, kadmiyum ve diğer zararlı ve radyoaktif elementlerin, endüstriyel atıkların, zehirlerin ve çevre için zararlı kimyasal maddelerin (ilaçlamalardan gelenler de dahil) çözünebilir durumdan çözünemez duruma geçmelerini sağlar. Böylece, bunların bitki tarafından emilmelerini önler. Bunların zamanla çakıl gibi çözünemez hale gelip, dibe çökmesi sonucu toprak temizlenir.
LEONARDİTİN FİZİKSEL FAYDALARI
• Toprağın yapısını düzeltir. Kil mineralleri ile birleşerek toprağı daha tanecikli duruma getirir. Böylece, toprağın hava ve su geçirgenliği artar. Toprağın gevşekliği ve işlenebilirliği artar, topaklanma önlenir. Verimsiz killi toprakların parçalanmasını sağlayarak verimli toprak haline dönüştürür. Toprağın zamanla sıkışmasını önleyerek daha havadar ve kabarık kalmasını sağlar.
• Toprağın havalanma özelliğini artırır. Köklerin daha iyi havalanmasını sağlar. Yorgun toprakları gençleştirir.
• Toprağın su tutma kapasitesini artırır (Kendi ağırlığının 20 katı fazla ağırlıktaki suyu tutabilme yeteneği vardır). Topraktaki su miktarını dengeler ve düzenler. Böylece, bitkinin kuraklığa karşı direnci artar ve kuraklık şartlarında bile daha iyi verim alınmasını sağlar. Daha az su ile daha verimli bir sulama için zemin hazırlar.
• Uygun tohum yatağı şartları hazırlar.
• Topraktaki kolloidlerin (çok küçük toprak parçacıklarının) birbirlerini tutma yeteneklerini artırır. Topraktaki erozyonu azaltır.
• Toprağın rengini koyulaştırarak daha fazla güneş enerjisinin emilmesini sağlar.
LEONARDİTİN BİYOLOJİK FAYDALARI
• Hücre bölünmesini hızlandırır. Dolaysıyla, bitkinin büyümesi ve gelişmesi de hızlanır. Fidelerin daha hızlı ve kuvvetli büyümelerini sağlar.
• Kök oluşumunu ve gelişimini hızlandırır. Kökleri kuvvetlendirir. Köklerin, özellikle uzunlamasına, büyümesi ve gelişmesi üzerine uyarıcı etkisi vardır. Bitki köklerinin uzunluklarında, kesitlerinde ve özgül ağırlıklarında önemli ölçüde artışlar sağlar. Bunun sonucu olarak da, bitki daha fazla besini bünyesine alabilir ve hastalıklara karşı daha dirençli olur. Ayrıca, bu güçlü ve daha geniş alana yayılmış olan köklerle, bitkinin stabilizesi artar, topraktaki suyu bulma ve absorb etme yeteneği fazlalaşır.
• Tohumda çimlenmeyi hızlandırır. Bitkinin hayatta kalabilme yeteneğini artırır.
• Bitki hücre zarlarının geçirgenliğini artırır. Dolayısıyla, bitkinin topraktan daha fazla besini almasını ve kullanmasını sağlar.
• Bitki bünyesinde vitamin miktarlarının artmasını sağlar.
• Bitkide; klorofil, C vitamini, şeker, amino asitler ve diğer önemli bileşenlerin oluşmasını teşvik eder. Fotosentezi artırır.
• Bitkide hücre enerjisinin fazlalaşmasını sağlar.
• Bitki metabolizmasını düzenleyerek azot bileşenlerinin birikmesini önler.
• Yararlı toprak mikro organizmalarının gelişmeleri ve çoğalmaları üzerinde uyarıcı etki yapar. Bunların topraktaki miktarını ve aktivitelerini artırır.
• Bitki enzimlerini uyarır. Bitkinin enzim üretimini artırır.
• Bir organik katalizör olarak görev yapar.
• Bitkinin soğuğa, sıcağa ve fiziksel etkilere karşı dayanıklılığını artırır. Böcek ve hastalıklara karşı direncini çoğalır. Bünyesinde bulunan antibiyotikler ve phenolik asitler gibi biyolojik aktif bileşenlerin bitkinin hastalıklara karşı direncinin artmasında önemli etkisi vardır.
• Meyvelerde (üründe) hücre duvarları kalınlığının artmasını sağlar. Böylece, ürünün depolanma süresi ve raf ömrü uzar.
• Elde edilen ürün (meyve, sebze, çiçek, dane, kök gibi) daha kaliteli olur. Bunların, dış görünüşlerinin daha göz alıcı ve besin değerlerinin daha yüksek olmasını sağlar. Tahıl ve hububatlarda; daha fazla protein içeriği ve amino asit içeriğinde daha fazla denge elde edilir. Bütün bunlar ürünün pazardaki değerini artırır.
SONUÇ
Yukarda ayrıntılı olarak sıralanan fiziksel, kimyasal ve biyolojik faydalı etkileri sonucu, tarımda leonardit veya leonarditten elde edilen humik asitin kullanılması ile:
1- Verim artar
2- Daha kaliteli, canlı, sağlıklı, besleyici ve standart ürün elde edilir
3- Önemli ölçüde erkencilik sağlanır
4- Gübre kullanılması durumunda, kullanılan gübre miktarı azaltılır.
Ayrıca, leonardit (veya humik asit) toprağın yapısını mükemmel bir şekilde düzenler ve ıslah eder. Toprağı kirletmez ve çevreye zarar vermez, tam tersine, topraktaki mevcut kirlenmeleri giderir.
TÜRKİYE TOPRAK YAPISININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Leonardit ve humik asit her türlü toprakta etkilidir. Ancak, organik maddece zayıf topraklarda ve/veya yüksek pH derecesine sahip alkali (bazik) topraklarda kullanımının çok daha fazla önemi vardır ve çok daha fazla yararlı olmaktadır. Türkiye'nin tarımda kullanılan toplam 328.135.410 dekar toprağı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından ayrıntılı olarak incelenmiştir. İnceleme sonuçları, 1999 yılında, “Türkiye Topraklarının Verimlilik Durumu” isimli bir kitapta yayımlanmıştır. Bu kitabın; “ Türkiye Topraklarının Reaksiyonu (pH durumu)” ve “Türkiye Topraklarının Organik Madde Durumu” bölümlerinin sonuç tabloları, bu iki konu ile ilgili “Sonuç ve Öneriler” bölümünde yazılanlar, hiç değiştirilmeden, aşağıda verilmektedir.
“Türkiye Topraklarının Reaksiyonu (Bölgelere Göre pH Dağılımı)"Sonuç ve Öneriler" Bölümünde Konu İle İlgili Yazılanlar: "Toprak reaksiyonu bakımından Türkiye topraklarının en büyük kısmını hafif alkali karakterdeki topraklar oluşturmaktadır. Hafif alkali karakterdeki toprakların oransal olarak kapladığı alan %62'dir ve 20 345 796 ha alan kaplamaktadır. Toprak reaksiyonu bakımından ideal olarak tanımlanan nötr karakterdeki topraklar %29.86 oranında yer tutarken kapladığı alan 9 769 980 ha'dır.Türkiye topraklarının büyük kısmının pH'ı ideal tarım için uygun değildir. Bu tip topraklarda yüksek verim almak zordur. Yüksek toprak pH'ı, genellikle, Türkiye'de göreceli olarak üretimi sınırlayan bir faktördür" Türkiye Topraklarının Organik Madde Durumu (Bölgelere Göre Dağılım)Sonuç ve Öneriler" Bölümünde Konu ile ilgili Yazılanlar: "Organik madde kapsamı bakımından, Türkiye topraklarının en büyük kısmını organik madde kapsamı az olan topraklar oluşturmaktadır. Organik madde kapsamı az olan topraklar %43,78 oranında yer tutarken kapladığı alan 14 366 661 ha'dır. Tarım bakımından ideal sayılan iyi ve yüksek organik maddeli toprakların toplam oranı sadece %12.13'dür. Türkiye topraklarının çok büyük bir çoğunluğunun organik madde kapsamı tarımsal üretimden en yüksek verimin alınmasını engelleyecek düzeydedir. Türkiye topraklarının organik madde düzeyi tarımsal üretimi sınırlayıcı bir faktördür, hatta en önemlisidir. Türkiyenin toprak yönetimi açısından en önemli sorunlarının başında toprak organik madde seviyesinin yükseltilmesi gelmektedir.
"(Kaynak Kitap: Dr. Fikret EYÜPOĞLU, Ziraat Yük. Mühendisi. "Türkiye Topraklarının Verimlilik Durumu"
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü - Toprak ve Gübre Araştırma Enstitüsü Yayınları. Genel Yayın No: 220. ANKARA-1999)
Sonuç olarak Türkiye toprakları, ne yazık ki, pH değerleri ve organik madde içeriği olarak, tarım açısından çok önemli dezavantajlara sahiptir. Bu durum da, leonarditin ve humik asitin ülkemiz tarımında yaygın olarak kullanılmasının ne kadar çok önemli ve gerekli olduğunu açıkça göstermektedir.